Eşinden Hileli Şekilde Boşanıp Kıdem Tazminatı Alanlara Büyük Ceza
Evlenme sonrasında bir yıl içinde istifa etmiş olan kadınlar kıdem tazminatı almaya hak kazanabiliyorlar. Fakat eşinden hileli bir şekilde boşanıp tazminat aldıktan sonra tekrar evlenen kadınlar için ise durumun tespit edilmesi halinde tazminat tutarı yasal faizi ile geri talep ediliyor.
Anayasal Güvence Altında Tutuluyor
Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi için sürdürülen çalışmalar ve açıklamalar devam ettiği için çalışanların kıdem tazminatları konusunda bazı sorular meydana geliyor. Bu sorulardan birisini kıdem tazminatı hakkı olanların fon hayata geçirilmeden önce kullanılması gerektiği. Fon hayata geçirildiğinde dahi halihazırda çalışmakta olan kimseler için bir geçiş süreci bulunacak. Bu bakımdan kazanılmış haklar koruma altında tutulacak ve yeni sisteme geçiş de isteğe bağlı olarak tutulacak.
Kıdem tazminatı konusunda kadın çalışanlar için önemli bir hak bulunuyor. Buna göre evlilik sonrasında bir yıl içinde işlerinden istifa eden kıdem tazminatı almaya hak kazanabiliyorlar. Bu hakkın nasıl kullanılacağına yönelik de herhangi bir sınır söz konusu olmuyor. Şayet kadın çalışan üç kez evlenirse bu durumda istifa sonrasında üç kez kıdem tazminatı da almaya hak kazanabilir. Bahsedilen söz konusu hakkı kullanan kadın çalışanın yeniden çalışmaya başlaması için ise boşanması da şart tutulmuyor. Evlilik sonrasında bir yıl içinde daha iyi bir iş teklifi almış olan kadın çalışan farklı bir işyerinde daha iyi ücret dahilinde çalışmaya başlayabilecektir. Kadın çalışanların evlilikleri sebebiyle işlerinden ayrılmaları ve yeniden çalışmaya başlamaları durumunda ise bu haklarını kötüye kullanıp kullanmadıkları tespit edilebiliyor. Özellikle pek çok işveren kadın çalışanlara yönelik bu türden davalar açıyorlar.
Yeniden Çalışma Söz Konusu
Yargıtay’a intikal eden boşanma sonrası kıdem tazminatı davalarında konu detaylı olarak inceleniyor. Genelde işverenler, böylesi tazminat taleplerinde bir art niyet olabileceğini düşünerek konuyu genelde mahkemeye taşıyorlar. Yargıtay ise bu türden davalarda kadının bir süre sonrasında evlilik ve iş yaşamını birlikte yürütebileceğini düşünürse yeniden çalışmaya başlayacağına yönelik karar sağlıyor. fakat hakkın kötüye kullanımı olarak söz konusu olacak bir durum söz konusu olduğunda kadın çalışanın almış olduğu tazminatı yasal faizi ile birlikte iade etmesi gerekli oluyor.
Kadın çalışanların bu konuda en çok dikkat etmeleri gereken nokta bir yıllık süre olarak öne çıkıyor. Burada temel önemli nokta düğün değil, resmi nikah tarihi oluyor. Yani nikah düğünden çok önce yapılmışsa, çalışan kadın düğün tarihini değil, nikah tarihini temel almak durumda. Buna göre kadın çalışanlar resmi nikah itibaren geçerli olacak şekilde bir yıl içinde istifa etmeleri halinde kıdem tazminatı almaya hak kazanabiliyorlar. Öğretmenler ve kamu görevlileri tayin yüzünden nikahlarını önce düğünlerini ise daha sonra yapıyorlar. Bu durumda olanlar için özellikle nikah tarihinin temel alındığını unutulmamalıdır.
İşveren Kontrol Sağlayabilir
Evlilik yüzünden kıdem tazminatı alan kadın çalışanın hakkını elde etmesi için eşinden hileli boşanma yaparak daha sonra tekrar evlendiği tespit edilmesi halinde ise verilmiş olan yargı kararlarında değişiklik söz konusu olmaktadır. Bu şekilde bir davranışın yargıyı yanıltmaya girdiği tespit edilerek mahkeme kadının tazminat almak için eşinden ayrıldığına ve daha sonra yeniden evlendiğine karar verebilmektedir. Bu bakımdan kadın çalışanın kıdem tazminatını ödeyen işverenlerin bu durumu kontrol etmeleri gerekiyor. Şayet işverenin kontrolü sonrasında kadın çalışanın tazminat alabilmek için hileli boşanma yolunu tercih ettiği anlaşılırsa bu durumda, işçi tazminatı geri ödeyeceği gibi aynı zamanda tekrar eski işyerine dönüş yapamaz. Bu duruma hem kadın çalışanların hem de işverenlerin dikkat etmeleri gerekiyor.
bu iş vurgun kokuyor başlık yanlış yazılmış kıdem tazminatına büyük ödül olması gerekiyor
bu yüzden kadınlar devlet eliyle soygunculuğa teşvik ediliyor nitelikli dolandırıcılığa girer hemde anayasa mahkemesi tarafından
hukukçular bu durumu anayasal suç olarak anayasa mahkemesi başkanını dava etmeliler